3.lük Ödülü
09 Nisan 2021

     Yoğun bakım hemşireleri derneğinin düzenlemiş olduğu yarışmada 3.lük ödülü alan Nöroloji Yoğun bakım hemşiremiz Ayşe Güçlü' yü tebrik ederiz.                                                                                                                                         

     "Bir kabusun başlangıcıydı 11 Mart, corona virüs ülkemize giriş yapmıştı. İzinler iptal olmuştu apar topar şehir dışından gelmiştim. Hastaneye gittiğimde büyük bir kaosun içinde buldum kendimi. Şimdi ne olacaktı bize, ülkemiz ne hale gelecekti; bir bilinmeze doğru sürüklenmeye başlamıştık bile. İlk covid + hasta hastanemize giriş yapmıştı ve diğer pozitif vakalar için yer ayarlanıyordu. Ne çabuk yayılmıştı, nasıl bu hale gelmiştik? Sürekli önlemler anlatılıyordu ama olayı kabullenemiyordum. Hastanemiz boşaltılmıştı ve covid (+) hastalarımıza bakmaya başlamıştık bile. Yoğun bakımımız bir gün içinde dolmuştu ve hastalarımız çok kötüydü. Bu virüs hatalarımızın 2. Veya 3. hastalığıydı ve engel durumları olanlar vardı bu virüs çok vicdansız çıkmıştı. Vaka sayıları hızla artıyordu haberlerde korkunç tablolar görüyorduk şimdi sıra bizim ülkemize mi gelmişti yani, anlamıyorduk ne oluyordu? Umudum azalıyordu. İnsanlar bizi yüreklendirmeye çalışıyordu. Biz ekipmanların içinde aşırı daralmış bir şekilde tedavi yaparken dışarıdan alkış sesleri geliyordu duygulanıyorduk. Hastam bana sürekli ‘’ mikrop bitti mi kızım ‘’ diye soruyordu. Ona ‘’ bitti amca merak etme çok az kaldı ‘’ desem de bitmiyordu, katlanarak artıyordu sonumuzu göremiyorduk. Saat 11 oluca direkt vakalar ne durumda öğreniyorduk, artıyordu vakalar çaresiz çalışmamıza devam ediyorduk. Hastalarımızın bilinci açıktı ama genel durumları kötüydü. Bir nöbet önce konuştuğumuz hastamızı diğer nöbetimiz de kaybediyorduk çok üzücüydü. Hastamın bana ‘’kızım ölmeden oğlumu son kez göreyim ‘’ demesi ve oğlunu bir daha görememesi beni derinden sarsıyordu. Oğlunun annesinin cenazesini bile görememesi çok acıydı. Hastalarımızın sağlık durumları çok kötü olmasına rağmen hala evlatlarının okulunu, annesinin babasının sıkıntılarını düşünmeleri beni güçlendiriyordu. Bir hastam bana ‘’ eşimin kolu kırıktı çok merak ediyorum eşimi, oğlum için çaresiz kaldım’’ dedi. Hastamız non invaziv oksijen desteği alıyordu morale ihtiyacı vardı. Amcamın yemeklerini yemesi ve düzenli nefes alması karşılığında eşini aradım. İkisi de birbirini motive etmeye çalıştı, üçümüzde çok duygulandık ve amcam sözünü tuttu ve taburcu oldu. Birkaç nöbet sonra nefesim daralmaya başlamıştı çabuk yoruluyordum ne oluyordu bana? Tedirgin oldum ve covid testi verdim ve artık bende covid + bir hastaydım. Hastalarımla aramda zerre kadar bir virüs vardı ama o virüsü artık bana da bulaşmıştı. Şimdi hastalarımı çok iyi anlıyorum evet ilaçlar acı ve hiç bir şey yemek istemiyorum ayrıca midemi bulandırıyor bu ilaçlar. Bu süreçte bakanlığımız, sağlık müdürlüğü, hastanemiz, aile hekimim arkadaşlarım çok destek oldu. Beni sürekli arıyorlardı ama rahatsız ettikleri için özür diliyorlardı hepsine çok minnettarım. Hastanemiz tarafından arandığımda onlara ‘’arkadaşlarımı benim yüzümden mağdur oldu isterseniz çalışabilirim’’ dedim. Onlar bunun doğru olmayacağını söyledi, haklıydılar. Bir arkadaşımla konuşurken yoğun bakım hastamızın; benim neden gelmediğimi sorduğunu söyledi. Hasta olduğumu öğrenmiş ve benden mi bulaştı acaba diye beni merak etmişti. Artık hastam benim durumumu soruyordu ve selam yolluyordu. İkimizde covid(+) olmuştuk. Artık bende oksijen açlığı çekiyordum, işler iyice karmaşıklaşmıştı. Nihayet testim negatif çıktı ve işimin başına dönmüştüm. Artık süreci kabullenmiştim. Hemen beni soran hastamın yanına gittim ama teyzem kötüydü umudu kalmamıştı çok daralmıştı artık dayanamıyordu. Beni yalnız bırakma kızım korkuyorum diyordu. Teyzemle uzun uzun konuştuk her şeyin düzeleceğine inandık. Bana ‘’ kızım ben evlere sığamazdım yayla gibi bahçem var çoluğum çocuğum var ama ne faydaları dokunur tek dayanağım sizsiniz’’ dedi. Teyzemle anlaştık yemeklerini yiyecekti, yüz üstü yatmayı kabul edecekti, düzenli nefes alacaktı. Güneşli günler görecektik ve ilkbaharın serinliğinde beni bahçesinde yemeğe davet etti ve anlaşmıştık. Çünkü teyzem iyileşecekti ve iştahı eskisi gibi olup tat alacaktı söz vermiştim. Böylelikle umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini birbirimize öğretmiştik. Umudumuz yavaş yavaş yeşeriyordu vaka sayıları azalıyordu. Bir gün teyzem tamamıyla iyileşti ve onu yoğun bakımdan normal odaya götürecektim. Organizasyonu yaptıktan sonra bu güzel haberi hemen teyzeme verdim. Teyzem sevinçten havalara uçtu. Bana ‘’ kızım senin yüzünü hiç görmedim ama seni bulacağım sözümüzü unutma’’ dedi. Yine anlaşmıştık. Camdan dışarıya bakınca gözyaşlarını tutamayan teyzem uzun zamandır bunu hayal ediyordu ve gerçekleşti. Teyzemi büyük bir coşkuyla yatağına aldık ve vedalaştık. Umudum bir kez daha yeşermişti. Evet evet her şey güzelleşiyordu son covid pozitif  hastamız da taburcu olmuştu. Her yer temizlenip normal hastalarımızı almıştık buda bizim hayalimizdi ve gerçek oldu.  

     Bir gün telefonum çaldı ve arayan yoğun bakımda yatan teyzemdi beni gerçekten de bulmuştu ve eve taburcu olduğunu müjdelemek için aramıştı. Bu durum beni çok mutlu etmişti. Beni evine davet ettiğini söyledi. Evet gideceğim ama şuan teyzemi riske atamam hala virüs bitmiş değil en doğru zamanda gideceğim. Çünkü bu bizim gizli hayalimizdi. Velhasıl umudunu kaybetmezsen yapabilirsin...

Ayşe GÜÇLÜ