KANSER RİSKİNİ
ARTIRAN FAKTÖRLER
- Düzensiz ve sağlıksız beslenme alışkanlığı
Hareketsiz hayat tarzı
Tütün ve tütün ürünleri kullanımı
Alkol kullanımı
Radyasyona maruz kalmak
Genetik faktörler
Biyolojik faktörler
#ErkenTeşhisHayatKurtarır
#DünyaKanserGünü -
KANSER NEDİR?
Kelime anlamı
olarak kanser,
bir organ veya
dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü urlara
denir. Genel anlamda ise kanser vücudumuzun çeşitli bölgelerindeki hücrelerin
kontrolsüz çoğalması ile oluşan 100'den fazla hastalık grubudur. Çok çeşitli
kanser tipleri olmasına rağmen, hepsi anormal hücrelerin kontrol dışı çoğalması
ile başlar. Tedavi edilmez ise ciddi rahatsızlıklara, hatta ölüme dahi neden
olabilir.
Kanser (cancer)
terimi, tıbbın babası olarak bilinen Yunan fizikçi Hippocrates (MÖ 460-370)
tarafından oluşturulmuştur. Hippocrates carcinos ve carcinoma terimlerini ülser
oluşturan ve ülser oluşturmayan tümörler için kullanmıştır.
Normal Bir Hücre Nasıl Kansere Dönüşür?
Bütün kanser tipleri vücudun temel yaşam ünitesi olan hücrelerimizden
gelişirler. Kanseri anlamak için normal hücrelerin nasıl kansere dönüştüğünü
bilmek faydalı olacaktır.
Vücudumuzdaki
sağlıklı hücreler bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Ancak, kas ve sinir
hücrelerinde bu özellik bulunmaz. Ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan
dokuların onarılması amacıyla bu yeteneklerini kullanırlar. Yaşamın ilk
yıllarında hücreler daha hızlı bölünürken, erişkin yaşlarda bu hız yavaşlar.
Fakat hücrelerin bu yetenekleri sınırlıdır, sonsuz bölünemezler. Her hücrenin
hayatı boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir ne kadar
bölüneceğini bilir ve gerektiğinde ölmesini de bilir. Buna apoptosis yani
hücrenin programlı ölümü denir. Normalde vücudun sağlıklı ve düzgün çalışması
için hücrelerin büyümesi, bölünmesi ve daha çok hücre üretmesine gereksinim
vardır. Bazen buna rağmen süreç doğru yoldan sapar, yeni hücrelere gerek
olmadan hücreler bölünmeye devam eder. Bilincini kaybetmiş kanser hücreleri,
kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Fazla hücrelerin kütleleri bir
büyüklük veya tümör oluştururlar.
Hücrelerin
merkezinde çekirdek içinde hücrenin ve organizmanın genetik bilgisinin
saklandığı elektron mikroskopu ile de görüntülenebilen DNA olarak adlandırılan
mikroskopik iplikçikler mevcuttur. DNA hücrenin normal fonksiyonlarını görmesi
için gereklidir. Kanserli hücreler bu DNA iplikçiğindeki hasardan dolayı
oluşur. Hücrenin normal yaşam siklusunda DNA hasarı olsa da hücre ya bunu
onarır ya da ölür. Kanserli hücrelerde hasarlanmış DNA onarılamaz ve kontrolsüz
çoğalma başlar. DNA çevresel etkenler (kimyasallar, virüsler, tütün ürünleri
veya aşırı güneş ışını vs gibi) nedeniyle hasar görebilir.
Kanser hücreleri
birikerek tümörleri oluştururlar. Tümörler iyi huylu veya kötü huylu
olabilirler. İyi huylu tümörler kanser değildir. Bunlar sıklıkla alınırlar ve
çoğu zaman tekrarlamazlar. İyi huylu tümörlerdeki hücreler vücudun diğer
taraflarına yayılmazlar. En önemlisi iyi huylu tümörler nadiren hayatı tehdit
ederler. Kötü huylu tümörler kanserdir. Kötü huylu tümörlerdeki hücreler
anormaldirler ve kontrolsüz ve düzensiz bölünürler. Bu tümörler normal dokuları
sıkıştırabilirler, içine sızabilirler ya da tahrip edebilirler. Eğer kanser
hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan ya da lenf dolaşımı aracılığı ile
vücudun diğer bölgelerine gidebilirler. Gittikleri yerlerde tümör kolonileri
oluşturur ve büyümeye devam ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer
bölgelerine yayılması olayına metastaz adı verilir.
RİSK FAKTÖRLERİ
Belli bir tür kansere
yakalanma olasılığını artıran her şey risk faktörüdür. Sigara, alkol vb. gibi
risk faktörleri kontrol edilebilirken, yaş, genetik özellikler gibi bazı risk
faktörleri de kontrol edilememektedir. Pek çok risk faktörünün direkt olarak
hastalığa neden olup olmadığı bilinmemektedir. Risk faktörleri, doktorların
kansere yakalanma olasılığı yüksek kişileri teşhis etmesinde yardımcıdır.
Risk faktörlerinin
bilinmesi önemlidir.
Akrabalarında kanser öyküsü olan genç insanlar daha yüksek riske sahiptir.
Örneğin anne veya kızkardeşinde meme kanseri öyküsü olan bir kadında,
aile öyküsü olmayan kadına göre meme kanseri gelişme riski iki kat fazladır.
Kanser öyküsü olanların, daha erken dönemde ve daha sık aralıklarla tarama
testlerinden geçmesi faydalı olacaktır. Bu kişilerde genetik testlerin
yapılmasında önerilmektedir.
Risk faktörleri dört grupta toplanabilir.
Davranışsal
Risk Faktörleri: Sigara içmek, diyet, egzersiz ve alkol
tüketimi gibi değiştirebileceğiniz risk faktörleridir. Sigarayı bırakmak veya
düzenli egzersizlerle kansere yakalanma riskinizi azaltabilirsiniz.
Biyolojik
Risk Faktörleri: Biyolojik Risk Faktörleri; yaş, cinsiyet
ve ırk gibi fiziksel özelliklerdir. Fiziksel ve biyolojik özelliklerin, kanser
için risk faktörü olup olmayacağı, kanserin tipine bağlıdır. Belli tip
kanserler için risk oluşturabilecek biyolojik ve fiziksel özellikler şunlar
olabilir.
Cinsiyet: Bazı kanser türleri
cinsiyetle ilişkilidir. Örneğin prostat bezi sadece erkeklerde olduğu için,
prostat kanseri erkeklerde görülür. Meme kanseri hem kadın hem de erkeklerde
görülebilir, ancak kadınların meme kanserine yakalanma riski daha yüksektir.
Yaş: Pek çok kanser türü yaşlılarda
ortaya çıkar. 50 yaşın üstündeki kişilerde kanser görülme riski daha yüksektir.
Irk: Bazı ırklarda belli tip
kanserler saha sık görülmektedir. Örneğin Amerikalı zencilerde prostat kanseri
daha sık görülür.
Cilt: Sarışınlarda cilt kanseri daha
sık görülmektedir.
Çevresel
Risk Faktörleri: Yaşadığınız ya da çalıştığınız çevre
koşulları kanser gelişimi için risk faktörü olabilir. Ev ya da iş yerinde
bulunan bazı maddeler, kanser riskini artırır. Asbest, radon, hava kirliliği,
UV radyasyon, sigaraya maruz kalma çevresel risk faktörlerindendir.
Yine diyetle alınan bazı besinler kanser gelişim riskini artırırken, bazıları
da koruyucu olabilmektedir.
Genetik
Risk Faktörleri:
Genetik Risk Faktörleri, aileden kalıtımsal olarak geçen
genlerle ilişkilidir.
Aile üyelerinden birinde genç yaşta kanser teşhis edilen bireylerde, üç veya
daha fazla kuşakta aynı tip kanser öyküsü bulunanlarda, anne veya baba
tarafından üçten fazla kanser olgusu bulunan kişilerde ve aile bireylerinden
birinde iki veya daha fazla farklı tip kanser bulunan bireylerde kanser gelişme
riski yüksektir.
Aile bireyleri arasından birden fazla kişide aynı tip kanser olsa bile bu
kalıtımsal olmayabilir. Kanserin kalıtımsal olduğundan şüphe ediliyorsa genetik
tarama testleri yapılmalıdır.
Sonuç :
Modern tıptaki gelişmelere rağmen, dünyada ve ülkemizde ölüm nedenleri arasında
halen ilk sıralarda yer almasından dolayı kanser önemli bir sağlık sorunudur.
Tanısı ve tedavisi farklı uzmanlık dallarının işbirliğini gerektirmektedir.
Kanserde erken tanı önemlidir. Türkiye'de özellikle meme, rahim ağzı (serviks)
ve bağırsak kanserinin erken tanısı konusunda ulusal tarama programları
mevcuttur.
Kanserden korunma kanserin tedavisinden daha önemli bir husustur. Korunmada,
yukarıda anlatılan başta sigara ve alkol olmak üzere, kanser yapıcı çevresel
etkenlerden uzak durmak önemlidir. Bunun dışında düzenli spor yapmak, aşırı
güneşten ışığından sakınmak, özellikle meyve ve sebze ağırlıklı uygun bir diyet
uygulamak ve doğal gıdalarla beslenmek kanser sıklığını azaltabilir.
KANSERDEN KORUNMA
Kanser beraberinde taşıdığı fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra
sosyal, maddi ve manevi yönleri ile mücadelesi zor bir hastalıktır. Dünya
genelinde de kanser hastalığının yükü her geçen gün artış göstermektedir. Yirmi
birinci yüzyılda kanser konusunda en önemli kontrol stratejisinin korunma ve
erken teşhis olduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, kanserojen maddelerin
tespiti ve gerekli önlemlerin zamanında alınması oldukça önemlidir.
Kanserden Korunma Yöntemleri
Kanser;
vücuttaki normal
hücrelerin çok aşamalı bir süreçte tümör hücrelerine dönüşerek kontrolsüz
çoğalmasıyla oluşan bir hastalıktır. Sonraki aşamada kontrolsüz çoğalan bu
hücreler çevre ve uzak organlara yayılabilir. Kanser dünyada ve ülkemizde en
önemli hastalık ve ölüm nedenlerinden biridir. Ülkemizde erkeklerde sırasıyla
akciğer, prostat, kalın bağırsak, mesane ve mide kanserleri en sık görülürken,
kadınlarda ise sırasıyla meme, tiroit, kalın bağırsak, rahim ve akciğer kanseri
en sık görülmektedir (Tablo 1). Tüm kanser vakalarının sadece% 5-10'u genetik
kusurlara atfedilebilirken, geri kalan % 90-95'inin kökleri çevreye ve yaşam
biçimine dayandırılmaktadır. Kanserden ölümlerin yaklaşık üçte biri; başlıca
beş davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktörlerinden kaynaklanmaktadır:
fazla kilolu ya da şişman (obez) olma, meyve ve sebzeyi az tüketme, yetersiz
fiziksel aktivite, tütün kullanımı ve alkol kullanımı. Tütün kullanımı kanser
için en önemli risk faktörüdür ve kanser ölümlerinin yaklaşık %22’sinden
sorumludur.
Günümüzde kanserin
%30-50’si önlenebilir. Bu, risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıt dayalı
önleme stratejilerini uygulama yoluyla başarılabilir. Birçok kanserin iyileşme
olasılığı, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse yüksektir.
Kansere neden
olan değiştirilebilir veya önlenebilir risk faktörleri
Önemli risk
faktörlerinin değiştirilmesi veya önlenmesi, kanser yükünü önemli ölçüde
azaltabilmektedir. Bu risk faktörleri şunlardır:
Sigara başta olmak
üzere tütün ürünlerinin kullanımı
Pasif içici olma
(sigara başta olmak üzere tütün ürünlerinin dumanına maruziyet)
Fazla kilolu veya
obez olma
Düşük meyve ve
sebze alımı, sağlıksız beslenme
Yetersiz fiziksel
aktivite
Alkol kullanımı
Cinsel yolla
bulaşan İnsan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonu
Hepatit B (HBV)
veya diğer kanser yapıcı enfeksiyonlar
İyonize ve
ultraviyole radyasyon
Kentsel hava
kirliliği
Katı yakıtların
kullanımıyla oluşan kapalı alan dumanı
Kansere neden
olabilecek maddelere çalışma ortamlarında maruz kalmak
Kanserden
korumaya yönelik önlemler şu şekilde sıralanabilir:
Sigara başta
olmak üzere tütün ürünlerinin hiçbirini kullanmamak
Kaynak: Sağlık Bakanlığı (Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü)