İBN-İ SİNA HAFTASI
Batı’da Avicenna adıyla bilinen İbn-i Sina tıp alanındaki
eserleriyle yalnızca yaşadığı coğrafyanın değil, Avrupa’nın da tıp ilmine tesir
etmiştir.
Eşsiz bir hekim ve filozof olan İbn-i Sina’nın “el-Kanun
fi’t-Tıbb” adlı eseri, çağın diğer tıp kitaplarında görülmeyen bir kapsama
sahiptir. Eser, birçok dile tercüme edilmiş ve tüm dünyada tıp bilimini
derinden etkilemiştir.
İbn-i Sina
Türk ve İslam Dünyasının en önemli Bilim Adamlarından birisidir.
Batılılar İbn-i Sina’yı Avicenna olarak bilir.
Avicenna,
miladi takvime göre 980 yılında doğmuş ve miladi 1037 yılında vefat etmiştir.
Yaşadığı dönemde tüm dünyayı etkisine almış ve yıllarca Avrupa’da eserleri ders
olarak okutulan ünlü bir filozof aynı zamanda tıp bilginidir.
Avrupa ve batı ülkeleri Avicenna olarak anılıp kitaplarını okullarda ders
olarak müfredatlarına alsalar da bizler İbn-i Sina adı ile
dünya için önemli bir Müslüman Türk bilim adamı olarak biliriz.
Türk Dünyası için önemli ilk 100 bilim adamı listesinin başında yer alır.
“Aletlerin en faydalısı kalemdir. Bir şişe mürekkep bir külçe altından
hayırlıdır” sözü kitaplara verdiği önemin bir kanıtıdır.
Hayatını kitaplar içerisinde geçirmiştir.
Tıp ve felsefe konularında 200 adet eseri vardır.
Batılı ülkeler, Orta çağda modern bilimin kurucusu, büyük üstat ve hekimlerin piri Hükümdarı
olarak tanırlar. 17. asıra kadar özellikle “Tıbbın Kanunu” (El-Kanun
Fi’t-Tıb) eseri tüm batılı üniversitelerde tıp alanında temel eser olarak
okutulmuştur.
Bu eser Paris Tıp Fakültesi kütüphanesinde 9 ana kitabın en başında yer almaktadır.
Orta Çağ İslam Felsefesinin
en yüksek parlayan yıldızı olan İbni-Sina, hem başarılı bir tıp bilim adamı hem
de arkasında gelecek nesillere deneyimlerini aktaracak kütüphaneler
dolusu eser bırakan bir filozoftur.
Tıp araştırmalarının yanı sıra tıpta deontolojinin önemini vurgulayan ilk bilim
adamıdır.
Eserlerinde geçen
“Her hastalığı yapan bir kurttur. Yazık ki
onu görecek elimizde âlet yoktur.”
(Mikroskop) sözü
bulaşıcı hastalıklara gözle görülmeyen yaratıkların sebep olduğunu belirtmesi
mikroskobun olmadığı çağda ilginç bir nottur.
“Çok gerekli olmadıkça ilaç kullanma!”
“Bütün hastalıklar esasen yenilen ve içilen şeylerden ileri gelmektedir.”
Eserlerinde dikkat çeken konulardır.
Yeni nesil gençlerimiz,
çocuklarımız İbn-i Sina’yı belki sadece hastane adları olarak bilse
de bize düşen görev onun bizlere bıraktığı eserlere sahip çıkıp gençlerimize ve
çocuklarımıza onu tanıtmak olmalıdır.
Müslüman ve Türk Filozof olması sebebiyle de bizler, Batılı ülkelerden daha iyi
İbn-i Sina’yı tanımalı ve anlamalıyız.
Ankara Üniversitesi bünyesinde kurulan hastane adının İbn-i Sina olarak
verilmesi özellikle Avrupa’da birçok tıp dershanesi ve hastanenin adının
Avicenna olması gelecek nesillere mutlaka vurgulanmalıdır.
Tıp alanında geçmişte olduğu gibi gelecekte de referans olmuş bilim adamımıza nesiller
değişse bile sahip çıkmalı ve tanıtmalıyız.
Başlangıçta bazı çevrelerce tepkiyle karşılansa da günümüzde Türkiye’nin en büyük
Üniversite Hastanelerinden birisine İbn-i Sina isminin verilmesi son derece
önemlidir.
Her yıl Ağustos ayının 3 haftası çeşitli etkinliklerle İbn-i Sina haftası olarak
kutlanır.
Bu haftada düzenlenen etkinliklerle gelecek nesillere de ünlü ve bir o kadar da önemli
bilim adamımıza sahip çıkılması hedeflenmektedir.
Bu haftayı fırsat bilelim ve çocuklarımıza, gençlerimize İbn-i Sina’yı mutlaka tanıtalım.
Kaynak: Prof.Dr. Necdet ÜNÜVAR