DÜNYA KANSER GÜNÜ(4 Şubat)
Kanser önlenebilir, erken teşhis edilebilir, tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Vücudunuzda olağan dışı belirtiler fark ettiğinizde mutlaka hekime danışın.
Kanser
taraması kanserle mücadelede en etkili yöntemlerin başında gelmektedir.
Ulusal Kanser Tarama Programı
kapsamında belirlenen size en uygun tarama programını ve size en yakın tarama
merkezini öğrenmek için;
https://bit.ly/3DpgcnT
Sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinerek kanserden korunabilirsiniz.
KANSERDEN KORUNMA YÖNTEMLERİ
KANSER RİSKİNİ ARTIRAN FAKTÖRLER
• Düzensiz ve sağlıksız beslenme alışkanlığı
• Hareketsiz hayat tarzı
• Tütün ve tütün ürünleri kullanımı
• Alkol kullanımı
• Radyasyona maruz kalmak
• Genetik faktörler
• Biyolojik faktörler
Tütün
kullanımı, hangi yaşta olursa olsun terk edildiğinde kişinin
yaşam kalitesi ve yaşam süresi üzerinde anlamlı bir fark yaratmaktadır.
Kendinize
uygun taramaları yaptırmak için;
» Toplum Sağlığı Merkezlerine bağlı olarak hizmet veren
» Kanser Erken Teşhis,
» Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM),
» Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve
» Aile Sağlığı
Merkezlerine başvurabilirsiniz.
Yaşam tarzı değişiklikleri (örneğin günlük 30-40 dakikalık yürüyüşler, liften zengin meyve sebze ağırlıklı beslenme gibi) ile kansere karşı riski azaltabilirsiniz.
KANSER
Kanser hem dünya hem ülkemiz için ölüm
nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Ölüm nedenlerine bakıldığında
dünya geneli için yaklaşık her 6 ölümden birinin, ülkemiz için ise her 5
ölümden birinin kanser nedeniyle gerçekleştiği görülmektedir.
Günümüz kanser ölümlerinin 1/3’e yakını;
tütün kullanımı, yüksek beden kitle indeksi (fazla kilolu ya da şişman/obez
olma), meyve ve sebzeden fakir beslenme, yetersiz fiziksel aktivite ve alkol
tüketimi gibi başlıca beş davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktöründen
kaynaklanmaktadır. Oysa yine günümüz şartlarında kanserlerin %30-50’ye
yakınının, risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıta dayalı önleme
stratejilerinin uygulanması yoluyla önlenebilir durumda olduğu bilinmektedir.
Ayrıca, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse birçok kanserin
iyileşme olasılığının da yüksek olduğu bilinen bir gerçektir.
Dünya Kanser Günü, gerek kanser
konusunda farkındalığı ve eğitimi artırarak gerekse dünyanın her yerindeki
hükümetler ile bireyleri hastalığa karşı harekete geçmeye zorlayarak her yıl
milyonlarca önlenebilir ölümün önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Dünya Kanser Günü;
yankı uyandırmayı, değişim aşılamayı ve farkındalık gününün geçmesinden çok
sonraları da sürdürülecek bir eylemi harekete geçirmeyi amaçlayan bir
kampanyadır.
İlk olarak 2005 yılında ülkemizin de
yakın işbirliği içerisinde olduğu Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC)
tarafından düzenlenen Dünya Kanser Günü etkinlikleri, izleyen yıllarda her
yılın 4 Şubat günü UICC ve işbirliğindeki kuruluşlarla birlikte küresel düzeyde
yürütülen kampanyalarla geleneksel hale getirilmiştir.
UICC’nin kanser konusundaki farkındalığı
artırma ve bireyleri hastalığa karşı harekete geçmeye zorlama doğrultusunda
yürüttüğü kampanyaların sonuncusunun teması “kararlıyım ve yapacağım” olarak
belirlenmiş olup 2018’de başlatılmıştır. 3 yıl süreli söz konusu kampanyanın
son aşaması olan 2021 yılı için “birlikte gerçekleştirdiğimiz tüm eylemlerimiz
önemli” vurgusu yapılmaktadır. Bu yılın, dayanışma ve toplu eylemin kalıcı
gücünün bir hatırlatıcısı olduğu belirtilerek bir araya gelmeyi seçtiğimizde
hepimizin dileği olan kansersiz, daha sağlıklı, daha parlak bir dünyanın mümkün
olduğu vurgulanıyor.
Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü ve
Dünya Sağlık Örgütü gibi kanser alanında yoğun çalışmaları bulunan uluslararası
saygın kuruluşlar, kim olursa olsun herkesin küçük ya da büyük eylemlerinin,
uzun vadeli, olumlu değişimlere yol açacağını ifade ederek kanserleri önleme
yolunda kişilere şu risk faktörlerinden kaçınma çağrısında bulunmaktadır:
» Sigara ve dumansız tütün ürünlerini de
içeren tütün kullanımı
» Fazla kilolu veya obez olmak
» Düşük meyve ve sebze alımını içeren
sağlıksız beslenme
» Fiziksel aktivite eksikliği
» kullanımı
» yolla bulaşan Human Papilloma
Virus (HPV) enfeksiyonu
» Hepatit veya diğer kanserojen
enfeksiyonlara maruziyet
» İyonlaştırıcı ve ultraviyole radyasyon
maruziyeti
» Kentsel hava kirliliği
» Katı yakıt kullanımından kaynaklanan iç
mekân dumanı
Tütün kullanımı, kanser gelişimi
yönünden en önemli risk faktörü olup kansere bağlı ölümlerin yaklaşık
%22’sinden sorumludur. Akciğer kanserinin yanı sıra özefagus, mesane, böbrek,
pankreas, mide, serviks (rahim ağzı) kanserlerinden de sorumlu olduğu bilinen
tütün kullanımı, hangi yaşta olursa olsun terk edildiğinde kişinin yaşam
kalitesi ve yaşam süresi üzerinde anlamlı bir fark yaratmaktadır. Bu risk
faktöründen kaçınmada en önemli stratejiler; özellikle genç yaştaki bireylerin
maruziyetinin engellenmesi, hangi yaşta olunursa olunsun bırakma yönünde irade
beyanında bulunanların ilgili sigara bırakma merkezlerine yönlendirilmesi,
dumansız olması nedeniyle herhangi bir risk içermediği gibi yanlış algıya neden
olan elektronik sigara gibi ürünlerin riskinin anlatılarak toplumda bilincin
yükseltilmesine yönelik eğitsel faaliyetlerin gerçekleştirilmesi olacaktır.
Obezite ve kanser ilişkisine dair
yapılmış çok sayıda epidemiyolojik çalışma obezitenin kansere neden olmasının
yanı sıra kanser tedavisine yanıtın azalmasına, hastalık seyrinin bozulmasına
ve artmış ölüm oranlarına neden olduğunu da ortaya koymaktadır. Dünya Sağlık
Örgütü’ne göre, sağlıklı bir kiloyu korumak ve fiziksel olarak aktif olmakla
bağırsak, meme, rahim, yumurtalık, pankreas, yemek borusu, böbrek, karaciğer,
safra kesesi kanserlerinin gelişim riski önemli ölçüde azaltılabilmektedir.
Yaşam tarzı değişiklikleri (örneğin günlük 30-40 dakikalık yürüyüşler, liften
zengin meyve sebze ağırlıklı beslenme gibi) ile kansere karşı anlamlı risk
azaltımı sağlanması mümkündür.
Sindirim ve boşaltım sisteminin farklı
türde kanserleri ile ilişkisi olduğu ispatlanmış olan alkol tüketimi, kanser
gelişim riskini azaltmada bireysel farkındalık ve çaba ile önemli oranda
önlenme şansına sahiptir.
Dünya genelinde en sık izlenen kanser
türü olan cilt kanserine yönelik alınacak önlemler (Güneşin ultraviyole
ışınlarına maruziyeti azaltacak şekilde uygun şapka, gözlük, güneş kremi,
koruyucu giysiler kullanılması, güneş ışınlarının zararlı etkilerinin en yoğun
hissedildiği saatlerde doğrudan bunlara maruz kalınmaması gibi) ile anlamlı
risk azaltımı sağlanabilmektedir.
Kansere yol açabildiği ispatlanmış kimi
kanserojenlere maruziyetin söz konusu olduğu meslek gruplarında çalışanların iş
sırasında koruyucu bariyer (maske, tulum, önlük, eldiven gibi) kullanması da
kanseri önlemede önemli bir strateji olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sonuç itibariyle; kansere yol
açabileceği kanıtlanmış risk faktörlerinin farkına vararak, bunlardan korunmada
bireysel ve toplumsal temelde yapılacaklar konusunda bilgilenerek, önleme
çabalarını kararlılıkla sürdürerek ileri dönemlerde daha büyük bir toplumsal
yük haline gelmesi beklenen kanserle savaşımda önemli kazanımlar elde
edileceğine şüphe yoktur.
Kanser hastalıklarının her bir tipinin
kendine göre etyolojisi, risk faktörleri, tanı ve tedavi yöntemleri vardır. Bu
yüzden erken tanı ve tarama stratejileri de kanser tiplerine göre
değişmektedir. Bazı kanser tipleri için (örneğin meme, kalın bağırsak, rahim
ağzı vs) tarama önerilirken bazı kanser tipleri için önerilmemektedir (örneğin
pankreas, tiroid, mesane gibi).
Dünya Sağlık Örgütü meme, rahim ağzı ve
kalın bağırsak kanserlerinde vakaların erken evrelerde yakalanmasına yönelik
toplum tabanlı tarama programları önermektedir. Ancak bu çalışmaların bütüncül
bir kanser kontrol programının parçası olması gerektiğini belirtmektedir.
Ülkemizde DSÖ önerileri doğrultusunda
2008 yılından itibaren kayıt, önleme, tarama ve tedavi çalışmalarını bir arada
barındıran Ulusal Kanser Kontrol Programı kapsamında; meme, kalın bağırsak ve
rahim ağzı kanserleri için, toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun
olarak tarama programları yürütülmektedir.
Ülke genelinde kanser taramaları; Toplum
tabanlı ve fırsatçı taramalar şeklinde yapılmaktadır.
Toplum tabanlı taramalar; Kanser Erken
Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM),
Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM), Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve Mobil kanser
tarama araçları da dahil olmak üzere ücretsiz olarak yapılmaktadır. Kırsal ve
dezavantajlı gruplarımıza illerimizdeki mobil tarama araçları ile tarama
hizmeti verilmektedir. Taramalarımız Covıd-19 pandemisi nedeni ile tüm
Enfeksiyon Kontrol Önlemleri Rehberi doğrultusunda gerekli önlemler alınarak
devam etmektedir.
Fırsatçı taramalar ise ikinci ve üçüncü
basamak sağlık kuruluşlarında yapılmaktadır.
Ülkemizde yürütülen Ulusal Kanser Tarama
programımızda,
Meme kanseri taraması;
40-69 yaş
arasındaki kadınlara yılda bir kez klinik meme muayenesi yapılmakta, 2 yılda
bir mamografi çekilmektedir.
Rahim ağzı kanseri taraması; 30- 65 yaş
arası tüm kadınlarımıza 5 yılda bir HPV- DNA ve smear testi ile yapılmaktadır.
Kalın bağırsak kanseri taraması;
50-70
yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2 yılda bir gaitada gizli kan testi (GGK)
yapılmakta, 10 yıl da birde kolonoskopi önerilmektedir.
Tarama sonrasında pozitif ya da şüpheli
bulunan kişiler ikinci, üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirilmekte ve
ileri tetkikler yapılmaktadır. Teşhis ve tedavi hizmetleri ikinci ve üçüncü
basamak sağlık kuruluşları tarafından yapılmaktadır.
Ülkemizde hem taramaları artırmak hem de
sağlık okuryazarlığı konusunda vatandaşlarımızı bilgilendirmek üzere 81 ilde
kanser farkındalık çalışmaları yapılmaktadır.
Kanser Dairesi Başkanlığı
https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/kanser-anasayfa
Kaynak: Sağlık Bakanlığı