ULUSLARARASI İŞİTME ENGELLİLER
HAFTASI (19-25 Eylül)
İşitme
kayıpları, doğumsal ve doğumsal olmayan birçok nedene bağlı olarak
oluşmaktadır.
Taramalar
engellilikten korunmada erken tanı için çok kullanılan ve en iyi sonuç veren
yöntemdir.
İşitme
kaybına yol açan nedenlerin çoğu, yaşam boyu uygulanan halk sağlığı
stratejileri ve klinik müdahalelerle önlenebilir. İşitme kaybının önlenmesi, doğum
öncesinden ileri yaşlara kadar tüm yaşam boyunca önemlidir.
Sağlık
Bakanlığı olarak önceliğimiz işitme kayıplarını erken dönemde saptayarak tedavi
ve rehabilitasyon sağlamaktır. Bu amaçla ülkemizde yenidoğan ve okul çağı dönemlerinde
çocuklara ücretsiz işitme taraması yapılmaktadır.
Çocuğunuzda
işitme kaybı saptandığında tedavileri aksatmayın ve eğitim süreçlerine etkin biçimde
katılın.
T.C. Sağlık
Bakanlığının işitme engelli vatandaşlarımız için hizmet veren uygulaması
Engelsiz Sağlık İletişim Merkezi (ESİM), canlı işaret dili tercümanlığı ve yaşamı
kolaylaştıran butonları ile sizlerin sesi oluyor.
İŞİTME ENGELLİLER
Normal
bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken
işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma
herhangi bir noksanlık sonucu yapamama olarak tanımlanan ‘Engellilik’, farklı
nedenlere bağlı olarak zihinsel, görme, işitme ve konuşma, ortopedik ve süreğen
engelli olmak üzere beş temel başlıktan oluşmaktadır.
Dünyada
da engelliliğe yönelik uygulanan yasal düzenlemelerin yanı sıra engelliliğe
dikkat çekmek ve halkı bilinçlendirmek amacıyla bazı günler ve haftalar
belirlenmiştir.
Belirlenen haftalardan biri ise “Uluslararası İşitme Engelliler
Haftası” dır.
Engellilerin
toplumdaki varlıklarını kabul etmek ve hayatlarına kolay şekilde devam
ettirebilmelerini sağlamak devletin görevidir.
Engelli bireylerin sayısının
idari kayıtlar üzerinden tespiti ülkemiz ve özellikle engellilere yönelik
politika geliştiren kurumlar açısından büyük önem arz etmektedir.
Engelli
nüfusa ilişkin veri ihtiyacını gidermek için Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığınca oluşturulan Ulusal Engelli Veri Sisteminde kayıtlı ve hayatta olan
engelli sayısı;
1.422.159’u erkek,
1.107.542’si kadın olmak üzere
2.529.701’dir.
Ağır engeli olan kişi sayısı 778.528’dir.
Bunların %9,1’ ini İŞİTME ENGELLİLER oluşturmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından
2008 yılından itibaren iki yılda bir düzenli olarak bireylerin genel sağlık
durumunun ortaya çıkarılması ve kalkınma göstergeleri içerisinde önemli bir
paya sahip olan sağlık göstergesine yönelik bilgilerin elde edilmesi amacıyla
gerçekleştirilen Sağlık Araştırması kapsamında ise 2016 yılında 15 yaş üzeri
nüfusta işitme sorunu olan birey oranı %4,5’tir.
İşitme
kayıpları, doğumsal ve doğumsal olmayan birçok nedene bağlı olarak
oluşmaktadır.
Ebeveynler arasında akrabalık, kalıtsal bazı hastalıklarda
görülen işitme kaybı, annenin hamileyken kullandığı bazı ilaçlar ve geçirdiği
hastalıklar, bebeğin doğum kilosunun düşüklüğü, yoğun bakım ünitesinde kalması,
ağır sarılıklar, ateşli hastalık geçirmesi ve bebeğe verilen bazı ilaçlar
işitme kaybına neden olabilmektedir.
Ülkemizde
yılda yaklaşık 1.200.000 bebek doğmakta ve her bin bebekten 2-3’ü ileri derecede
işitme kaybı ile dünyaya gelmektedir.
Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar,
kulak enfeksiyonları, kazalar ve kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle bu oran
geçici işitme kayıplarıyla birlikte % 6’ya kadar çıkmaktadır.
Engellilikten
Korunma da taramalar; erken tanı için çok kullanılan ve en iyi sonuç veren
yöntemlerdir.
Dünya Sağlık Örgütü işitme kaybına yol açan faktörlerin %50′sinin
önlenebilir olduğunu bildirmektedir.
Bu nedenle Çocukların yeni doğan döneminde
işitme taramalarından geçmesi, kızamık, menenjit, kabakulak ve kızamıkçık
aşılarının zamanında ve eksiksiz yapılması son derece önemlidir.
Sağlık
Bakanlığı olarak bizim önceliğimiz işitme kayıplarını erken dönemde saptayarak
tedavi ve rehabilitasyonunu sağlamak ve bu yolla engelliğin önüne geçmektir.
İşitme kaybını erken dönemde belirlemek amacıyla ülkemizde Yeni doğan ve Okul
Çağı dönemlerinde çocuklarımıza işitme taraması yapılmaktadır.
Basit, ucuz ve
uygulaması çok kolay testler ile işitme kaybı şüphesi olan bebekler erken
zamanda teşhis edilebilmektedir.
Yenidoğan bebeklerimize 81 ilimizin kamu,
üniversite ve özel hastanelerinin yer aldığı 1047 tarama merkezimizde işitme
taraması, 62 tane referans merkezimizde de ileri tanı ve tedavileri
gerçekleştirilmektedir.
Bebeklerimizin tümüne ulaşılması hedeflenmekte ve
ortalama yılda 2500 yenidoğana işitme kaybı tanısı
konulmaktadır.
Yine ilköğretimin 1. yılında, belirlenen protokoller
çerçevesinde işitme taraması konusunda eğitimli sağlık personeli tarafından
sahada tarama gerçekleştirilmekte, sorun saptanan çocuklarımız kulak burun
boğaz uzmanlarına yönlendirilmektedir.
Amacımız;
geleceğimiz olan çocuklarımızın, tarama testleri ile erken dönemde saptanan ve
tedavi edilebilen hastalıklar konusunda erken müdahalelerinin yapılarak
yaşıtları, sağlıklı çocuklarla eşit koşullarda yaşamlarını sürdürebilmelerini
sağlamak ve sağlıklı bir nesil oluşturabilmektir.
Ailelere düşen görev
çocuklarının işitme taramalarını zamanında yaptırmak ve işitme kaybı
saptandığında tedavi ve eğitim süreçlerine etkin bir biçimde dahil olmaktır.
Bu
sayede erken teşhis konup ve erken rehabilite edilen çocukların dil gelişimine
paralel olarak; zihinsel sosyal ve ruhsal gelişimleri normal yaşıtlarına benzer
seviyede gelişebilir.
SAĞIRLIK VE İŞİTME KAYBI (DÜNYA
SAĞLIK ÖRGÜTÜ)
Normal
işiten biri kadar iyi duyamıyorsa, yani her iki kulakta da 20 dB veya daha iyi
işitme eşikleri varsa, bir kişinin işitme kaybı olduğu söylenir.
Hafif,
orta, orta şiddetli, şiddetli veya derin olabilir ve bir veya iki kulağı
etkileyebilir.
İşitme kaybının başlıca nedenleri arasında doğuştan veya
erken çocuklukta başlayan işitme kaybı, kronik orta kulak enfeksiyonları,
gürültüye bağlı işitme kaybı, yaşa bağlı işitme kaybı ve iç kulağa zarar veren
ototoksik ilaçlar sayılabilir.
İşitme
kaybının etkileri geniştir ve derin olabilir.
Bunlar, özellikle işitme
kaybı olan yaşlı insanlar arasında sosyal izolasyona, yalnızlığa ve hayal
kırıklığına yol açabilen, çocuklarda dil gelişimini geciktiren başkalarıyla
iletişim kurma yeteneğinin kaybını içerir.
Pek çok alan, akademik
performansı ve istihdam seçeneklerini etkileyen işitme kaybı için yeterli
düzenlemeden yoksundur.
Gelişmekte olan ülkelerde işitme kaybı ve
sağırlığı olan çocuklar nadiren herhangi bir okul eğitimi alırlar.
DSÖ,
sağlık sektörü maliyetleri (işitme cihazlarının maliyeti hariç), eğitim desteği
maliyetleri, üretkenlik kaybı ve toplumsal maliyetler nedeniyle adreslenmemiş
işitme kaybının küresel ekonomiye yılda 980 milyar ABD dolarına mal olduğunu
tahmin etmektedir.